Var ya…
Ben böyle bir vakıf, böyle bir iyilik merkezi görmedim!
Turgutreis’deki Bodrum Engelliler Sağlık Vakfı’ndan söz ediyorum. Başkanı İbrahim Akkaya. Orası hepimize, tüm Türkiye’ye önek olmalı, rol model olmalı.
Sizlerden rica ediyorum, siz de gidip gezin. O dünya güzeli engellilerle tanışın ve bir vakfın, bağışçılarıyla, gönüllüleriyle, yerel yönetimle ve işlerini ciddiye alan yöneticileriyle ve tabii ki engelli aileleriyle nasıl bir cennet yarattığını görün.
Ben Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras’la gittim. Bana pek çok kişi, bu vakfın engelliler için yaptığı olağanüstü hizmetlerden bahsetmişti, gidince sebebini anladım. Az bile anlatmışlar. Düşünün ki bu insanlar, Bodrum’da yaşayan 170’e yakın engelliyi her sabah evlerinden tek tek alıyorlar, merkeze götürüyorlar, eğitim veriyorlar, atölyelere katılmalarını sağlıyorlar, birlikte üretiyorlar, aynı zamanda tedavilerini gerçekleştiriyorlar, sonra da evlerine geri götürüyorlar. Deli bir emek. Müthiş bir şey. Ve nasıl mutlu o engelliler. Nasıl bir özgüven içindeler, anlatmak mümkün değil. Siz de mutlu oluyorsunuz onlarla birlikte olunca, o merkezden hiç ayrılmak istemiyorsunuz. Bu yalan dünya içinde, sahici bir yer orası!
Karşılıklı iki bina. Işık alan nefis yapılar. Yüksek Mimar Erol Şahin de şahane iş çıkarmış. Birbirinden farklı atölyeler var. Seramik Atölyesi
, Mozaik Atölyesi, Müzik Atölyesi, Dans Atölyesi, Tekstil Atölyesi, Reformer Pilates Salonu ve Cam Füzyon Atölyeleri… Engelliler, hocaları eşliğinde birbirinden yaratıcı şeyler üretiyorlar. Bodrum Engelliler Sağlık Vakfı, fiziksel koşullarıyla da, profesyonel kadrosuyla bence Türkiye’nin en iyi Rehabilitasyon ve Özel Eğitim Merkezi. Orada çalışanların hepsi bir “aile” olmuş. Engelli bireylerin bağımsız olarak yaşamlarını sürdürmelerini sağlamak, engellilik konusunda farkındalığını arttırmak için canla başla çalışıyorlar.
Vakfın başkanı İbrahim Akkaya da çok özel bir insan. Aslında mimar, bu vakıf başkanlığı işini kalbiyle yapıyor. Kuruluşundan beni o vakıfta. Başkanlar sadece iki yıl görev yapıp, bir başkasına devrediyorlar. “Ben, ben, ben” diyen tipler değil. Bu da çok hoşuma gitti. Orada kahramanlar yok. Kimse kendini parlatmak için uğraşmıyor. Hedefleri, gerçekten hizmet etmek ve hep şunun altını çiziyorlar: Engellilere hizmet bir vicdan meselesi değil, yurttaşlık borcu!
İlginç projeler hayata geçiriyorlar ve vakfa kaynak yaratıyorlar. Mesela 14 Eylül’de Bodrum Antik Tiyatro’da, 80 CEO’dan oluşan “C-Majör İşten Sesler Korosu” ve pek çok değerli sanatçı konser verecek. Eğer Bodrum civarındaysanız o tarihte, mutlaka gidin. Engelliler, yaptıkları seramik ve mozaikleri de pek çok satış noktasında satışa sunuyorlar. Keşke daha çok sanatçı onlarla iş birliği yapsa. Oteller, bez çantalarını da onlara yaptırıyorlar. Aynı zamanda birbirinden yaratıcı plaketler yapıyorlar. Duvar panoları, cadde sokak isimleri, magnetler, saatler, aklınıza gelebilecek pek çok hediyelik obje. 22 Ekim’de de Bodrum Ticaret Odası’nda mozaik atölyelerinin sergileri var. Nasıl umut verdi bana engellilerin ürettikleri ve onlara bu imkanı veren vakıf ve merkez. Tüm yüreğimle alkışlıyorum. Bundan sonra yazları, onlar için ben de gönüllü çalışmak istiyorum. Sizden ricam, gidip orayı ziyaret edin, bana hak vereceksiniz. Gerçekten nefis. Sizi Bodrum Engelliler Sağlık Vakfı Başkanı İbrahim Akkaya’yla baş başa bırakıyorum.
Gerçekten müthiş bir yer yaratmışsınız! Bodrum Engelliler Sağlık Vakfı, bir “mücevher” gibi…
-Çok çok teşekkürler.
İnsan burayı görünce, bu atmosferi teneffüs edince ayrılmak istemiyor. Bir parçası olmak istiyor. Ve kendini burada çok iyi hissediyor. Nasıl böyle bir yer yarattınız, yaratabildiniz…
-Aslıda ortada bir mucize yok! 23 yıldır kesintiye uğramamış bir çaba bu. Samimi ve rasyonel insanların çabası. Hatta, sonradan edinilen bilgi ve sonradan geliştirilen vizyonla şekillenmiş çabaların sonucu demek daha doğru. Bu işe gönül koyanların neredeyse tamamı, konuyu, işin içine girince öğrendiler. Toplumda zaten var olan iyilik yapma güdüsü, Bodrum’da var olan kollektif bilinç düzeyi, Bodrumluların ekonomik düzeyi ve entellektüel birikim olmazsa, başarmak zor olurdu. Yani aynı liderlik ve enerji, başka bir Anadolu kentinde bizim kadar şanslı olamayabilirdi. Bodrum iyi olmak ve iyilik yapmak isteyenler için laboratuvar şartları sunuyor. Biz el yordamıyla iş yapmadık, baştan savma yapmadık. Gerek fiziksel koşullar, gerek personel konusunda hep en iyiyi ölçü aldık. Kalktık Avrupa’ya gittik, benzer hizmetleri veren kurumları yerinde inceledik. Ve yaptığımız şeye çok inandık. Kısaca insan üstü bir durum yok, samimi gayret, bilgi, çalışma ve kendimizi adama var.
Harika… Kuruluş hikayesi nasıl peki?
-Vakfımız, Bodrum’da yaşayan 36 hayırsever iş adamının girişimiyle kuruldu. Başlangıçta niyet, Bodrum Devlet Hastahanesi’nin Acil Servisi’nin iyileştirmekti. O zamanki başhekimin tavsiyesiyle, engellilerin eğitimine yöneldik. Ama neredeyse hepimiz önce, “Biz nereden bulacağız eğitilecek engellileri Bodrum’da? Hem kiminle nasıl eğiteceğiz” dedik.
Sonra?
-Önce Bodrum Devlet hastanesinin içinde küçük bir salonda başladık. Sosyal hizmetler uzmanı ve fizyoterapist istihdam ettik. Hiç birimiz, Bodrum’da, bu kadar çok engellinin yaşadığını bilmiyorduk. Hayatımız onlarla kesişmeden sürüyordu. Kurucu başkanımız Ahmet Azmi Zırh’ın liderliğinde, kısa zamanda, o zamanki Başkan Ali Server Yazgan’ın yakın ilgisiyle, Turgutreis Belediyesi’nin gösterdiği arsa üzerinde bugünkü binasının yapımına başlandı. O zamanlar engellilerle ilgili hizmetlerin yürütülmesinden ve koordinasyonundan sorumlu olan Devlet Banımız Hasan Gemici’nin de katkısıyla, uzman personellerimizle hizmet vermeye başladık.
Peki 36 hayırsever insan, neden böyle bir yer kurmak istemiş? Özel bir sebebi var mı?
-Toplum için iyi ve hayırlı bir iş yapmak için. Belki de bu toplumdan aldıklarını geri vermek için. Ama hiçbirimiz bugün geldiğimiz noktayı hayal bile edemedik. Engelliler konusu zaten hepimizin sonradan tanıştığı bir alandı. İlginç olan, bu 36 kişinin ailesinde engelli olmamasıydı. Yani “engelliler konusundaki farkındalığı artırma”nın ne kadar önemli olduğunu hepimiz sonradan öğrendik.
Buradaki başarının altındaki ana fikir ne?
-Biz 23 yıldır işleyen ve her yıl kendini geliştiren bir kurumuz. Bodrum Engelliler Sağlık Vakfı’nın başarı hikayesinin çeşitli açıklamaları olabilir. Benim açıklamam şu: Kendi hayatında da iyi işler yapanlarla, işleri iyi yapanların gösterişsiz birlikteliği ve liderliği! Hepimizin hem fikir olduğumuz nokta ise; dezavantajlı yurttaşlarımızla ilgili çalışmaların, bir vicdan meselesinden çok, yurttaşlık görevi olduğu. Biz davranışlarımız ve oluşturduğumuz pratikle, bu kültürün oluşmasına katkıda bulunuyoruz.
“Burada kahraman yok!” diyorsunuz? Ne demek istiyorsunuz?
– Engellilerle ilgili alan, her bakımdan sıkıntıları ve zorlukları olan bir alan. Çok sabır ve özveri gerektiren işler yapılıyor. Eğer kahramanları sayacak olursak, günler yetmez! Engelliyi, her gün kucaklayıp ya da sırtlayarak, minibüsümüze taşıyan şöförümüz, haftada 5 gün, günde 8 saat, engellimize özel eğitim veya fizyoterapi hizmeti veren öğretmen ve fizyoterapistlerimiz, -üstelik Milli Eğitim Bakanlığı çalışanı öğretmenlerimiz gibi izinlerini yaz tatilinde kullanamıyorlar-, sabırla seramik, mozaik, müzik, dans öğreten öğretmenlerimiz, haftanın 5 günü çocuklarımıza ve refakatçilerine yemek hazırlayan aşçımız, binamızı her gün pırıl pırıl tutan hizmetlilerimiz, vakfımıza parasal destek sağlamak için yılda onlarca etkinlik, kermes düzenleyen gönüllülerimiz ve tabii bir ömür harcayan anneler- babalar, aile fertleri… Gördüğünüz gibi kahraman çok! O yüzden de kahraman yok diyoruz!
Ben daha önce pek çok engelli merkezi gördüm, sizinki hiç birine benzemiyor. Siz, farklılıklarını nasıl anlatırsınız?
-Ülkemizdeki rehabilitasyon merkezleri, her engelli için Rehberlik Araştırma Merkezleri tarafından belirlenen modüllere karşılık gelen, özel eğitim veya fizyoterapi hizmetlerini vermekteler. Oysa Bodrum Engelliler Sağlık Vakfı’nda bu hizmetlerin yanı sıra, atölyelerimizde engelli bireyleri ve ailelerini istihdam edip, onlara sosyal yaşam alanları ve ekonomi yaratmaktayız. Bodrum Engelliler Sağlık Vakfı Gamze Çarmıklı İş ve Sanat Atölyesi binamızda, Seramik Atölyesi, Mozaik Atölyesi, Müzik Atölyesi, Dans Atölyesi, Tekstil Atölyesi, Reformer Plates Salonu ve Cam Füzyon Atölyelerimizle engellilerimiz ve ailelerinin rehabilitasyonu ve ekonomilerine katkı sağlamaktayız. Öğrencilerimizin spor alanlarında gelişimlerinin sağlanması için de pek çok kurs var. Ulusal bazda birinciliği olan öğrencilerimiz, bando ve ritim gurubumuz var. Ayrıca engelli ve ailelerine uzman psikologlar ve eğitimciler tarafından seminer ve konferanslar veriyoruz. Çeşitli sivil toplum örgütleri, eğitim kurumları, turizm tesisleri ve kamu kurumlarıyla iş birliği yaparak, çeşitli geziler, eğlence geceleri, kermesler, yemekler ve etkinlikler düzenliyoruz. Burada her şey çok eğlenceli, herkesin katılmasını ısrarla tavsiye ederim.
Nasıl olur da, engellileri evlerinden alıp, geri teslim edebiliyorsunuz? Bunu nasıl sağladınız?
-Bu işin sırrı, işin kendisinin toplumsal boyutunun olması ve biz yöneticilerin bunu topluma anlatabilmiş olmamız. İki minibüsümüzü de hayırseverler aldı. Arabalarımız arızalanırsa, belediyemiz imdadımıza yetişiyor. Yakıt giderimiz çok oluyor, çünkü Bodrum’un farklı yerlerinden alıyoruz çocukları. Daha geçen hafta sağ olsun OPET, her iki aracımızın, bir yıllık yakıt masrafını üstlendi. Toplum, bu kadar fedakarlık yapınca bize de işleri iyi planlayıp, iyi yönetmek kalıyor!
Bu model, tüm Türkiye’de işler mi? Ne yapmalı?
– Temel özel eğitim ve fizyoterapi hizmetlerinin yanı sıra, engellilerin ve ailelerinin sosyalleşmeleri, toplumsal hayata ve ekonomiye katılmaları hedeflenmeli. Biz bunu yapıyoruz. Devletin denetiminde, yerel yönetim ve hayırsever iş insanlarını bir araya getiriyoruz. Sivil Toplum çağındayız. Gönül ister ki, bu tür işlerin tamamı, devlet tarafından eksiksiz yapılıyor olsun. Ama maalesef olamıyor. O gün gelinceye kadar, bizim modelimizin ülkemize en uygun model olduğunu düşünüyorum. Kısacası, bir problem karşısında güçleri birleştirip yol almamız gerektiğine inanıyorum. Biz öyle yapıyoruz.
Sizin insanlara vermek istediğiniz mesajlar neler?
-Hayat bu… Belli olmaz. Her an, siz de bir engelli olabilirsiniz! Bu gün elinizde olan kaynaklar, bir anda elinizden uçup gidebilir. Kendinizden emin olsanız da, sizden doğanlar ve doğacakların sağlıkları, vücut ve zihin yapıları yaygın olandan farklı olabilir, ekonomileri dezavantajlı olabilir. Bunları, başkalarının kaderi görüp, kenara çekilemeyiz. İnsan zihni, bir gün kendisiyle tarihini yüzleştiriyor. İşte o gün, kendinizi takdir etmek, kendi pratiklerinizle gururlanmak için bu günden ihtiyacı olanların yanında olun diyorum, diyoruz.
Peki eksikleriniz neler? Nelerde zorlanıyorsunuz?
-Bizim gibi kurumların en önemli sorunu, işlerin usulüne uygun olarak yapılabilmesi için gerekli olan finansmanın sağlanamaması. Sürekli olabilecek gelirden mahrumuz. Önümüzdeki yıllarda, yönetim kurulumuzun hedefi, sürekli olabilecek gelir kaynakları bulmak. Daha çok hayırsevere ulaşarak, gayrı menkul bağışları almak ve kamuya ait, taşınmaz yerlerden gelir sağlamak niyetindeyiz.
172 kayıtlı öğrenciniz var, para ödüyorlar mı?
-Hayır, RAM raporu olan öğrencilerimizden bir ücret almıyoruz. RAM raporu olan öğrencilerimize verdiğimiz hizmetlerin bedelini devletten alıyoruz. Raporu olmayan ancak ekonomik durumu da uygun olmayan öğrencilerimizin hizmetleri vakfımız tarafından bedelsiz karşılanıyor. Ekonomik durumu uygun olan daha çok yazın gelen misafir öğrencilerimiz ve Bodrum’da yerleşik ancak ekonomisi uygun ve raporsuz öğrencilerimizden ücret alıyoruz.
Kaçı zihinsel, kaçı bedensel engelli? Hepsinin bir arada tedavi ve rehabilite edilmesi, zor değil mi?
-172 kayıtlı öğrencimizin, 94’ü zihinsel, 67’si bedensel engelli ve 11 tanesi işitme engelli. Her engelliye, ayda 8 saat özel eğitim, 10 saat de grup eğitimi verilmesi hedefleniyor. İmkanlar ölçeğinde, bu saatlerin artırıldığını olabiliyor. Bu tür rehabilitasyon merkezlerinde verilen hizmetler, özel sınıflarda bir öğretmen tarafından bir öğrenciye veriliyor. Dolayısıyla, çocuklarımızın bire bir aldıkları bu eğitimin saatlerinin planlanmasında ve yürütülmesinde de zorluklar yaşıyoruz. 60 km’ye varan mesafelerden gelen çocuklarımızın zamanında okulda olmasının sağlanması hummalı bir çalışmayla gerçekleşebiliyor.
Sizinle çalışmak isteyen herkese açık mısınız?
-Evet, çok açığız. Atölyelerimizde çocuklarımızla birlikte yürütülen çalışmalara eşlik etmeleri, zaten amaçlanan rehabilitasyon faaliyetinin bir parçası. Atölyelerimizde ilgili öğretmenlerimizin programlarına uygun olmak şartıyla herkesi bekliyoruz. “Ben ne yapabilirim ki!” demeyin. Bize gelin, mutlaka bir katkınız olacaktır!
Peki siz bu vakıf için nerelerden kaynak yaratıyorsunuz?
-Hayırseverlerimiz, kurumlar ve devlet başlıca kaynaklarımız. Ayrıca gelir getirici etkinlikler düzenliyoruz. Mesela 14 Eylül’de Bodrum Antik Tiyatro’da, 80 CEO’dan oluşan “C-Majör İşten Sesler Korosunu pek çok değerli sanatçıyla konser verecek. Lütfen gelmeyi ve dostlarınızı davet etmeyi ihmal etmeyiniz! Seramik ve mozaik satışlarımız, otellerin müşterilerine verdikleri bez çanta satışlarımız da diğer gelir kalemlerimiz.
Plaketler sizden soruluyor. Çok yaratıcı plaketler yapıyorsunuz…
-Seramik atölyemizde seramikten Duvar Panoları, cadde sokak isimleri, magnetler, plaketler, saatler, çeşitli hediyelik objeler yapıyoruz. Atölyemiz ve ustalaşmış öğrencilerimiz çok başarılılar. 22 Ekim’de Bodrum Ticaret Odası’nda mozaik atölyemizin sergisi var. Oraya da bekleriz…